Turani Baba'dan Yazılar
Yazı Başlıklarını Göster
Haydar Erdoğanın Hamza Aksüte Cevabı
Yazar: Haydar Erdoğan

--------------------------

ARAŞTIR YAZ AMA DOĞRU ve GERÇEK OLSUN

"Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün güzel bir sözü vardır. Gerçekten de çok önemli. İnsan, toplum ve milletlerin kimliğini, neliğini ve neci olduklarını ; daha doğrusu kim olduklarını , kökenlerini araştırıp, tarihlerini bildirmek önemlidir. Önemlidir hemde çok önemlidir. Çünkü ;

Dünyamızda çağımızın güçlü ve teknolojide ilerlemiş ülkeleri artık üretip sattıkları silah teknolojisini değiştirp yeni üretimlerini yapmaya başladılar bile. İnsanların DNA larını inceleyip yıllardır üzerinde çalışmalar yapan bu ülkeler, çeşitli milletlerin DNA larını çözerek bu milletler üzerinde etkili olabilecek öldürücü silahlar geliştirmekte. Bu silah düşman olarak görülen hanği millete karşı kullanılacaksa veya DNA yapısı aynı olan insanlara kullanacaksa ona göre kullanılacak.

Yıllardır gizlice çalışmalarını sürdüren bazı ülkeler bu silahları üretme konumuna geldiğine göre ; artık insanların kendi DNA larını ve kimliklerini öğrenip panzehirlerini şimdiden bulup üretmeye başlamaladır.

Avrupa'da isteyen bir fert yani vatandaş bin yıllık soyağacını resmi devlet makamlarından talep etmesi halinde elde edebildikleri halde ne yazık ki büyük ve güçlü bir imparatorluğun varisleri olarak biz o haklara sahip değiliz. Daha açıkcası devlet tarafından kayıt altına alınmış ve yazılmış bir tarihimiz olmadığı gibi, hiç bir kimsenin soy kütüğü ve secereleride yoktur. Varsa benim bildiğim kadarıyla askeri ve verği kayıtlarıdır. Taifa ve cemmatların obabaşılarının adlarıdır. O da Ahmet oğlu - Mehmet, Mehmet oğlu Hasan gibi tanımlardır.

Kimlik sorunu ve meselesi gibi söylemler Osmanlı devleti zamanında kimseyi pek ilğilendirmiyordu. Ama T.C devleti kurulduktan sonra M.K. Atatürk'ün isteğiyle Türk Tarih Kurumu kurulmuştur. Bu güne kadar ne kadar çalıştı, araştırma ile ilğili olarak ne kadar hizmet verdi orası tartışıla dursun günümüzde bunun bir ihtiyaç olduğu tartışılmaz. Bugün herkes kendi kökenini ve ne olduğunu haklı olarak öğrenmek, bilmek istiyor.

Bu istekleri fark eden bazı kişilerin gerçekten değerli araştırma yaparak meraklılarına ulaştırdıkları bir gerçek. Ama Hamza Aksüt gibi bazıları var ki ; yaptıkları araştırmalara ve ileri sürdükleri, yazdıkları savlara bakarsanız bunun gibilerinin araştırma, tesbit ve değerlendirmelerine göre panzehir bulundurmaya kalkanların işleri Allaha kalmış demektir. Çünkü araştırıp yazıyorum dediği herşey baştan - sona hepsi yanlış ve yalanlarla dolu.

Hamza Aksüt sanıyorum 2005 veya 2006 yılında da olabilir köyümüzden birisinin daveti üzerine Burunören'e gelmiş ve aşiretin diğer köyleride bu kişi tarafından gezdirilerek ona "işte biz buyuz, buralarda yaşamaktayız. Şu bizim kökenimizi bir araştır bakalım" denmiş.Hamza bey, bu köylerden okumuşluğu ve yazması olmayan bazılarıyla konuşmuş.Bir araştırmacı olarak onlardan birşeyler sormuş , onlarda kendilerince bildikleri veya duydukları bazı şeyler söylemişler bunlar çok normal, normal olmasına da bundan sonrası normal değil. Neden mi ?

Sayın Aksüt köyleri dolaşıp sülale isimlerini ve lakaplarını öğrenip gittikten sonra başlamış bu insanların kökenlerini araştırıp yazmaya.

- Nereden araştırmış, hani araştırıp gitmişti yaaa... ?

- Nereden olacak ismini verdiğiniz sülâlenizin veya lâkabınız onun için yeterli. Başlamış şu kaynakları araştırmaya. Bunlar sırasıyla ;


I :

T.C BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı - Yayın No : 36 Defterî Hakânî Dizisi : III

387 MARALI MUHÂSEBE-İ VİLAYET-İ KARAMAN VE RÛM DEFTERİ
(937 / 1530 ) II
Amasya, Çorum,Sivas - Tokat, Sonisa - Niksar , Kara-hisâr-i Şarkî, Canik , Trabzon, Kemah, Bayburd, Malatya, Gerger-Kahta ve Divriği - Darendere Livâları yani Valiliklerine bağlı olan yerlerdeki sayım ve verği kayıtları ile

II.
T.C BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı - Yayın No : 40 Defterî Hakânî Dizisi : IV

998 NUMARALI MUHÂSEBE-İ VİLÂYETİ-İ DİYÂR-İ BEKR VE ARAB VE ZÜ'L-KÂDİRİYYE DEFTERİ (937 / 1530 ) II

Şam, Gazze, Safed, Salt-'Aclûn, Haleb, Hama - Humus, Trablus, 'Ayntâb, Birecik, Adana, 'Üzeyr, Tarsus, Sis, Mar'aş ve Boz-ok Livâları ile ;

III.
T.C BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı - Yayın No : 27 Defterî Hakânî Dizisi : II

166 NUMARALI MUHÂSEBE-İ VİLÂYETİ-İ ANADOLU DEFTERİ (937 / 1530)
Hudâvendigâr , Biga , Karesi, Saruhân, Aydın, Menteşe , Teke ve Alâiye Livâlarıdır.

Yukarıda isimleri verilen bu yayınlarda Hicri 937, milâdî 1530 yılında yapılan sayımlardaki adı geçen oba, şahısların isim ve lakabları ve verği kayıtları yer almaktadır. Hamza bey, köylerden sorup öğrendiği o isimlerin hanği kitaptaki belğelerdeki yerlerden kaç tane bulup okuduysa onlarıda bu isimlerle birleştirp sizin akrabalarınız olarak değerlendirip kan bağı olduğunu iddia ederek kökeninize dahil etmiş.

Mesala Karpınar köyünden birisi ben şu sülaledenim demişti ?

Örnek ; Mısırlıoğulları :

Sayın Aksüt başlamış Mısırlıoğulları ismini buralardan aramaya. Bu isimlerden kaç tane buldu ise ; kayıtların bulunduğu Livalara (Valilik) bölğelere veya hanği yerde yaşadıklarına bakmış bunlarda sizin akrabalarınız olması ihtimaldir demekte. Eğer böyle bir isim bulamadıysa benzeterek, bir ihtimal veya muhtemelen Mısır'dan gelmişsiniz demekte. Aksüt'ün bu gibi araştırma sonuçlarına Karpınar köyünden sayın Duran Özaydın haklı olarak internet sitelerine gönderdiği yazılarıyla ihtiraz edip şiddetle karşı çıkmaktadır.

Gelelim bizim köye yani Burunören'e. Sayın Aksüt burada da köklü bir araştırma yapmış ve iki üç isimden bahsetmiş. Bunlardan birisi ;Emir Ali ,

Emir Ali , köyün ilk kuruluş yıllarında gelen kurucularındandır ve Göçer Ali Oğulları olarak Burunörene intikal etmişlerdir.. Emir Ali'nin sülalesine bugün Mahmut'lar denilmekte olup Aksüt, bu sülalenin kökeninide aynı yöntemlerle tarif etmekle kalmayıp bahsettiğim gibi daha da ileriye giderek, inançları ayrı - bugüne kadar hiç bir bağları olmayan Tomarza'ya bağlı Emiruşağı beldesi Avşarlarını bu sülaleye akraba çıkartmaktadır. (El insaf sayın Aksüt .)

Diğer üzerinde durduğu ve bayağı kökenini araştırdığı isimlerden biriside 'İMİR' aynı yöntemle kökeni araştırılıp birşeyler yakıştırılmış. Diğeri ise 'HAMED' ile olarak yazdıklarına. Bu sefer sayın Aksüt ne kadar aramışsa, aramış fakat Prof. Faruk Sümer'in kitabından başka bir yerde Hamed ismine rastlayamamış.

Haaa... bunların kökenleri olsa olsa " bu Hamed'den olabilir, muhtemeldir" sözcükleri ile kendince kökenini bulup çıkartmış.

El insaf bee... sayın Aksüt,bak biz sizin Ak sütünüze kara demiyoruz ve diyoruz ki; sende bizim emdiğimiz aksütümüzü onun bunun, bizimle hiç ilğisi olmayan başkaların sütüyle karıştırma. 300 yıla yakın bir tarihi olan Burunören köyünde bugün yaşamakta olan insanların Ağcalı (Ağcalu) kabilesi haricindeki diğer bütün insanlar kökende birbirinin akrabası olup; bunlara Hamed Uşağı denilmektedir. Sizin sözünü ettiğiniz ve başka yerlerde kökenini arayıp bir şeyler yakıştırdığınız "İMİR" ise "HAMED'in" torunudur. Aynı zamanda Emir Ali'de (Göçer Ali oğulları) Hamed uşaklarındandır. Siz nasıl aynı obanın, kavmin, sülalenin insanını bir başka kökene eş edersiniz, siz nasıl araştırma yaptınız veya sorup öğrendiniz ?

Hamed Uşağının Gaziantep'in Düztepe'de bugün yaşamakta olan ve Hamed Uşakları olarak tanınan akrabalarımız vardır.Zaman zaman oradaki insanlar köyümüze gelip gitmişlerdir.

Uzun zamandır bende araştırma yapmaktayım ve sizin Burunören köyü ile ilğili olarak yazdıklarınızın hiç birinin doğru olmadığını görüyorum.Buna bizim Bucak Avşarları ile ilğili olan fikirlerinizde dahil olmak üzere. Yalan - yanlış bir sorup geçme ve bu gibi değerlendirmelerle bir kabilenin,sülalenin ve milletin soyu - kökeni tesbit edilemez. Siz gerçekten bir araştırmacı olsaydınız Burunören köyünün 6 yıl önce kurulmuş sanal alemde yayın yapan bölğe hakkında bilğiler veren bir www.burunviran.com isimli internet sitesi vardı. Orada kısmen yayınlanan soyağaçları bölümüne bir göz atar en azından yanlış değerlendirme yaparak köylünün kökenini çeşitli varsayım ve analizlerle tesbit etmeye kalkmamış olurdunuz.

Burunören köyü belğeseli (Bir göçün hikayesi) adı altında basıma hazır şekilde bitmiş bir kitap çalışmam var. İleride yayımlandığında sizin yazılarınızı okuyan insanlarımız "tarih araştırıp yazayım diye tarihi çarpıtarak yanıltmaya çalışmanızdan dolayı, henüz bugün daha bir şey bilmedikleri için sizi takdir edip,size bu konuda teşekkür edenler öyle sanıyorum ki hiç hoş karşılamıyacaklardır.

Lütfen ne yazarsanız yazın ama kaleminiz doğrudan ve doğruluktan yana olsun.

Haydar Erdoğan

Sayın Haydar Erdoğan ın bu yazısının altına imzamı atarım
Karpınar Köyü nün tarihi dokusu değişmeyecek.
Kurucusu Bahroğludur ve Bahroğlu olarak kalacaktır.

Duran Özaydın /Turanî baba) Halk Ozanı
Araştırmacı. Prodüktör.
www.Burunviran.com web sitesi sayfa 14- Tarih 14 / 06 / 2007

--------------------------

Yazı Başlıklarını Göster